top of page

Tekstilde Sürdürülebilirlik

Güncelleme tarihi: 8 Ağu 2024

Günümüzde sürdürülebilirlik kelimesini duymayan kalmamıştır kimimiz bir devlet başkanından, kimimiz bir reklam filminden kimimizse çalıştığı sektörlerde yapılan çalışmalarda bu kelimeyi duyar oldu. Bu kavramın özeti gelecek nesillere de yaşanabilir bir dünya miras bırakmak sanırım. Ama bize miras bırakılan bir dünyadan mıdır? Yoksa bizim bu kısa ömrümüzde hakkımızdan fazlasını kullandığımızdan dolayı mıdır? Bilmiyorum ama şuan dünyamızın geldiği nokta da bizlerin payına düşen biraz cefa biraz da feda ile rutinlerimiz den çıkmak.


Bu kavram hayatımıza girerken bazı uygulamalar da yanında getirdi ve bu uygulamaların en yoğun olduğu sektörlerden biri ise Tekstil sektörü oldu. Tekstil sektörü için bu denli yoğun gelen uygulamaların sebebi tekstil sektörünün dünyayı en çok kirleten ikinci sektör olması ve tekstil sektöründeki her geçen gün artan tüketim çılgınlığı elbet. Bu durumun farkın da olan tekstil sektörünün önde gelen markaları sürdürülebilirlik kelimesini pazarlama stratejilerine yansıtmaya başladı bile. Bu pazarlama stratejisinin şeffaflık ile ilerledikçe dünyamız için iyi şeylere gebe olabileceğini düşünüyorum.


Bu nokta da ilk odaklanılması gereken taraf kaynak kullanımın en fazla olduğu taraf olmalıdır ki bu tarafta tekstil üreticileri. Her bir bilinçli tüketicinin ve toplumsal örgütlerin azımsanmayacak payıyla tekstil sektöründe ki büyük markalar sürdürülebilirlik uygulamaları ile üreticilerinin karşısına çıktılar. Üreticilerden talep edilen ise çok açık; kaynaklarını verimli kullan, kullanırken de çevreye daha az zarar ver ve çalışanlarının sosyal şartlarını iyileştir.


Büyük markaların tekstil üreticilerinden istemiş olduğu sürdürülebilirlik uygulamaları için üreticilerin biraz cefa çekerek bazı şeyleri feda etmeleri gerekiyor. Ama sırf birileri istediği için suyumuzu verimli kullanmak, enerjimizi verimli kullanmak, hayatımızı devam ettirmek için ihtiyacımız olan suyu, havayı ve toprağı kirletmemek ve birlikte çalıştığımız çalışanlarımızın yaşam standardını iyileştirmek zor olabilir. Ne zaman ki birileri istedi diye değil bunu gerçekten kendimiz, yaşadığımız doğa ve gelecek nesiller için yapmaya başlayınca işler kolaylaşır elbette. Bu şekilde düşünmek için ise gerçekten çok sebebimiz var.


Bu sebepler neler peki;


Suyumuz hızla tükeniyor. Türkiye’nin 2007 ile 2016 yılları arasında nüfus artışı %16 iken su tüketiminde ki artış %37 seviyelerinde yani şimdiden gelecek nesillerin suyunu kullanmaya başladık bile. Dünyada ki herkes Türkiye’de ki insanlar kadar su tüketirse eğer 2 tane daha gezegene ihtiyacımız olacak. Durum bu kadar vahim bir hale gelir iken üzerimizde ki bir Jean bir t-shirtün için ortalama 22000 litre su tüketiliyor. Bir tekstil üreticisi 1 metre kumaş üretmek için ortalama 150 litre su tüketiyor, en yoğun kullanılan tekstil hammaddesi pamuktan 1 kilogram üretmek için yaklaşık 10700 litre su tüketiliyor. Tekstil üreticilerinin yapacakları sürdürülebilirlik uygulamaları ile %10’luk tasarruf sağlansa bile aylık 1 milyon metre kumaş üreten ortalama bir tesisin tasarrufu 15 milyon litre su oluyor. Bu sadece sudan tasarruf anlamına da gelmiyor elbette yazının başında da belirttiğim gibi dünyayı en çok kirleten 2. Sektör tekstil. Tekstil sektöründe kullanılan kimyasal maddelerin miktarı ve kirlilik yükü tahmin edebileceğiniz den fazla, yani yapılacak bu tasarruf ile içinde yaşamış olduğu coğrafyanın öz kaynağı olan suyu ve toprağı daha az kirletilmiş olacak.


Suyumuz hızla tükenirken, bir diğer risk ise tekstil sektöründe ki yoğun enerji tüketimi ile oluşan sera gazı emisyonu ve hava kirliliği. Yaklaşık 1200 m kumaşı üretebilmek için doğaya salınan ortalama CO₂ miktarı 3480 kilogram iken 1 yetişkin ağaç yılda sadece 730 kg CO₂ tüketebiliyor. Bir tekstil fabrikası doğaya salmış olduğunu CO₂ miktarını temizlemek istiyorsa eğer her 1200 m kumaş üretimine karşılık 5 tane ağaç dikmesi gerekiyor. Ayrıca Türkiye de ki tekstil firmaları enerji ihtiyacının büyük bölümünü kömür tüketerek karşılaması hava kirliliği konusunda ciddi sorunları da karşımıza çıkartıyor.


Tekstil sektörün de çevresel olarak sorunlarımızın yanında sosyal olarak da ciddi düzenlemelere gidilmesi gerekiyor. Tekstil sektörü insan kaynağının en yoğun kullanıldığı sektörlerin başında geliyor ve sektör işçi sağlığı ve güvenliği için tehlikeli sınıfa giriyor. Kumaş üretimi yapan bir fabrikada aylık 2000 metre/işçi gibi bir sayı çıkıyor. Aylık ortalama 1 milyon metre üretim yapan bir üreticinin minimum 500 kişiye ihtiyacı oluyor. Bu tesiste çalışan 500 kişinin Türkiye şartların da bakmakla sorumlu olduğu ortalama 4 kişi olduğunu düşünürsek bu tekstil üreticisinin direk etkisinde bulunan ortalama 2000 kişiye ulaştığını gösteriyor. Yani sonuç olarak diğer tüm kaynaklarda uygulanması gereken sürdürülebilirlik çalışmaları gibi insan kaynağını da verimli kullanarak çalışanların sağlığını ve hayatını düşünülmelidir.


Son olarak dünya da tüketim yapmadan yaşamımıza devam edemeyeceğimizi ama tüketilen hiçbir şeyin de masum olmadığını bilmeliyiz. Bireysel olarak küçük tasarruflarla dünya için çok büyük şeyler yapabiliriz. Bunu bilerek küçükken pek de memnun olmadan giydiğimiz abinizin veya ablanızın küçülenleri için tüketilen kaynakların sorumluluğunu paylaşmanın mutluluğunu hissetmeniz dileği ile.

 
 
 

Comments


bottom of page